Salihli’de Antik Dönemden Günümüze Akan Şifa: Çamur Hamamı
Salihli Turizm Derneği Kurucu Başkanı Mustafa Uçar, köyde bulunan hamamların antik çağdan beridir kullanıldığını ve birçok insanın şifa bulmak için bu bölgeye geldiğini söyledi.
Çamur Hamamı, Antik çağın kutsal Tmolos, günümüzde ise Bozdağ’ının kuzey eteklerinden birine kurulmuş bir köy. Bulunduğu noktadan sağınıza, doğuya doğru baktığınızda, antik çağın Katakekumene (Yanık Topraklı Yer), günümüz Kula Volkanik alanını görüyorsunuz. Bakışlarınızı batıya doğru çevirdiğinizde, önünüzde yine antik çağın Hermos, günümüz Gediz Ovası bütün ihtişamı ile uzanıyor. Kuzeybatıya doğru ise görüntünüze kızılçam, zeytin ve çeşitli meyve ağaçları ile bezenmiş bir tepe geliyor. Tepenin üzerinde dünyanın en eski akropollerinden, Lidya Krallığının başkenti Sardes kentinin sur duvarları size göz kırpıyor.
BÖLGEDEKİ SU KAYNAKLARI AZALIYOR
Salihli Turizm Derneği Kurucu Başkanı Mustafa Uçar, “Çamur Hamamı Köyü’nde tarih bunlarla da kalmıyor. Kaplıcanın önünden Şirinyer köyüne giden yolu takip ettiğinizde, yaklaşık 700 metre sonra tarihin ünlü Paktalos ırmağının üzerine varıyorsunuz. Üzerindeki köprüden güneye baktığınızda, önünüzde suyun kaynağına kadar gittiği söylenen dar ama etkileyici bir kanyonun derinliğini görüyorsunuz. Köprünün kuzey tarafında ise yerel halkın ‘Şelale’ ya da ‘Kazan’ dediği, suyun görsel ziyafet sunduğu çağlayan bulunuyor. Binlerce yıldır akmasıyla suyun kayalar üzerinde açtığı doğal yollar ve havuzcuklar buraya niçin Kazan dendiğini açıklıyor. Anlatılanlara göre antik çağda şelalenin suyu daha fazlaymış ve Paktalos ismini bu özelliğinden alırmış. Lidya dilinde Paktalawa ‘Dik yamaçtan çıkan su yeri’ anlamını taşıyor. Arşivimde bulunan 1910 tarihli bir fotoğrafta suyun ne kadar çok aktığı görülüyor ki, iki bin yıl önce nasıl aktığını hayal bile edemiyorum” dedi.
KRAL MİDAS’IN İLGİNÇ HİKAYESİ
Şelalenin aslında mitolojik bir öyküde yer aldığını belirten Uçar, konuya ilişkin şunları anlatıyor: “Tarihçi Herodot, bu öyküyü ünlü tarih kitabında şöyle aktarıyor: Şarap, eğlence ve tiyatro Tanrısı Dianysos, Satir denilen arkadaş grubuyla Kutsal Tmolos dağlarında yer, içer, eğlencelerle dolu gezintiler yapar. Böyle geçen günün birinde satirlerden biri olan Silenos içkiyi fazla kaçırır, ormanda ağaçlardan birinin altında sızar kalır. Bir süre sonra kendine geldiğinde bakar ki Tanrı ve arkadaşları gitmiş, onlara yetişmek üzere dağda koşmaya başlar ama henüz ayılmamıştır, bir taşa ayağı çarpar ve yardan aşağı düşer. Köylüler yaralı halde buldukları Silenos’u o sıralar Sardes’de bulunan Kralları Midas’ın konutuna götürürler. Midas, Silenos’u tedavi ettirir, iyileştiğinde Tanrı Dianysos’a götürür. Tanrı, kralın bu hareketinden memnun olur ve Midas’a, ‘Dile benden ne dilersen!’ der. Midas fakir bir kraldır. Hemen ‘Neye dokunursam altın olsun, ey yüce Dianysos!’ yanıtını verir. Dianysos gülümser ve ‘Dileğin şu andan itibaren gerçekleşti, çekilebilirsin’ der. Midas, Tanrı’nın huzurundan çıkar çıkmaz hemen bir denemede bulunur; yerden bir taş parçası alır, taş hemen altına dönüşür. Mutluluktan uçar bir halde sarayına ulaşır. Karısına kazandığı hüneri anlatmak için yanına gider ama karısına dokunduğunda altına dönüştüğünü görür. Karnı acıkmıştır. Yiyeceklere, içeceklere dokunur hepsi altındır artık. İşte o zaman yaptığı hatayı anlar ve Tanrının huzuruna tekrar çıkar. Dianysos’a, ‘Ben bir hata işledim ey yüce Tanrı! Zenginlikten vazgeçtim. Beni eski halime döndür..’ diye yalvarır. Dianysos cevaben, ‘Artık ben sana bir şey yapamam ama bu büyüden kurtulman için Paktalos Irmağında yıkanacaksın. İşte kurtuluşun buna bağlı’ der. Midas çaresiz Paktalos ırmağındaki çağlayanda yıkanır ve büyüden kurtulur.”