Salihli ve yöresinde pamuk hasadı sorunlu başladı
Pamukta beklentinin yüksek, fiyatların ise geçen yıla göre bu yıl düşük olması nedeniyle Salihli ve yöresinde yüzde 50,Manisa genelinde yüzde 40 oranda azalma olduğu belirtildi.
Pamuk üreticileri bu yıl pamukta iklim değişikliği, yüksek maliyet, düşük fiyat ve yetersiz desteklerin en önemli sorunlar olarak ön plana çıktığını söylediler. Pamuk üreticisi ve aynı zamanda İşletme sahibi olan Gürsel Akbıyıkoğlu Tekstil, Yağ sanayi ve Hayvancılık sektörüne önemli oranda ham madde sağlayan pamukta 2025 yılı hasat sezonunun sorunlu başladığını belirtti.
“Pamukta maliyetler çok yüksek ”
Pamuk üreticileri ,” İklim değişikliği, aşırı sıcaklar, hasad dönemi yağışların yaşandığı bu süreçte pamuk hasadı başladı. Rekolte düşük. Damla sulama, makine ikmalleri, işçi ücretleri, kira derken maliyetler üç kat arttı. Düşük fiyat ve yetersiz destekler en önemli sorunlar olarak ön plana çıktı ”dediler.
“Pamukta hasat sorunlu başladı”
Üretici ve aynı zamanda pamuk işletmesi sahibi olan Gürsel Akbıyıkoğlu,” Bölgemizde bu yıl pamuk hasadı sorunlu başladı ve üreticilerimizin beyaz altın olarak değerlendirdiği pamuğun ekimi 13 bin dekar arazi üzerinde gerçekleşti. Kısacası Tekstil, Yağ sanayi ve Hayvancılık sektörüne önemli oranda ham madde sağlayan ve Ege bölgesinde en fazla pamuk ekim alanı olan Salihli ve yöresinde yüzde 50,Manisa genelinde ise yüzde 40 oranında düşüş var. Pamukta iklim değişikliği, yüksek maliyet, düşük fiyat ve yetersiz destekler en önemli sorunlar olarak ön plana çıktığı için üreticilerimiz bu yıl tercihini pamukta değil diğer ürünlerde yaptı. Pamukta yaşanan sıkıntı sadece üreticilerimize yönelik değil, sanayiciler ve işletmeciler içinde geçerli ”dedi.
“Tekstil ve iplik firmaları pamuk talebini azalttı ”
Üreticisine ve ekonomiye sağladığı katma değer sebebiyle "Beyaz altın" olarak nitelendirilen pamuğun desteklenmesi gerektiğini belirten Akbıyıkoğlu,” Pamukta iklim değişikliği, yüksek maliyet, düşük fiyat ve yetersiz destekler en önemli sorun olarak görülmektedir. Tekstil ve iplik firmaları para politikaları, yüksek faiz ve enflasyon nedeniyle ham madde stoku yaptıkları için talep az. Talep eksikliği sebebiyle işletme olarak bizlerde pamuk alım kapasitesini düşürmek zorunda kalıyoruz. İhracatta rekabet olmadığı için pazarda daralma var. Tekstil sektöründe son dönemlerde firmaların konkordato ya gittiğini görmekteyiz ”dedi.
“Çözümlenebilir planlı bir ekim politikası uygulanmalıdır”
Açıklamasının devamında “Çözümlenebilir planlı bir ekim politikası ugulanmalıdır” sözlerine yer veren Akbıyıkoğlu, “Çiftçi son yıllarda çok zor durumda. Dünya pamuk piyasaları arasında pamuk fiyatları çok iyi durumda, Türkiye’de ise çok düşük. Girdi maliyetlerinin yükse yüksek olduğu bir ortamda pamuk fiyatlarının geçen yılın altında kalması üreticisini mağdur etti. Mağdur etmeye de devam ediyor. Eğer hasat sezonunun bitimine kadar fiyatlar çok düşük seviyede devam ederse önümüzdeki yıl pamuk ekilemez duruma gelebilir. Esasında yerli üretimi teşvik etmek için destekleme yapılmalı, hem de Tariş Pamuk birliği veya kooperatifler pamuk üreticilerine biraz daha yardımcı olmalıdır. Pamuk piyasasının düşük olmasında bir başka etken ise faiz oranlarının yüksek olmasıdır. İlgili bakanlık gerekli önlemleri alarak çözümlenebilir planlı bir ekim politikası uygulamadığı takdirde çiftçiler gerçekten çok zor duruma düşebilirler ”dedi.
“ Tüm yetkililer gerekli önlemleri almalı ve su soruna bir çözüm getirmelidir ”
Su sorununa da dikkat çeken Akbıyıkoğlu, ”Ege Bölgesinde iki büyük havzamız var. Biri Menderes diğeri Gediz Havzası. Kendi Bölgemiz olan Gediz Havzası’nda yaşanan sorunları değerlendirdiğimizde, en büyük sıkıntının sulama olduğunu görüyoruz. Sulamanın üretim şartlarında çok büyük etkisi var. Sulama sezonun ardından yapılan açıklamalara göre Demirköprü Barajının doluluk oranının % 0 olduğu belirtildi. Yaşanan su sorunu önümüzdeki yılı da etkileyecek. Gediz Havzasında yer alan Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Manisa ve Menemen’e kadar olan bölgede ileriki yıllar için su sıkıntısı ve buna bağlı sulu tarımda rekoltenin düşmemesi, millî tarımın zarar görmemesi için geçtiğimiz yıllarda tamamen kuruyan Marmara Gölü’nün Bozdağlardan gelen ve boşa akan derelerin suları ile doldurulması gerekmektedir. DSİ Yetkilileri bununla ilgili proje hazırlandığını belirtiyorlar. Bu projenin bir an önce hayata geçirilmesi lazım. Marmara Gölünün kış suları ile dolması, Demirköprü Barajı’nın sulama suyu içinde kullanılması ile beraber yer altı su kaynaklarımızda olumlu etkilenecektir. Marmara Gölünün kuruması ile doğanın ekolojik dengesi değişti. Aynı zamanda balıkların ve kuşların yok olmasına neden oldu. Göl çevresindeki köylerde balıkçılık yaparak yaşamını sürdüren insanlarımız sıkıntılı bir süreçten geçmektedir. İklim araştırmacıların araştırmalarına göre 2025-2050 yıllarında oluşacak iklim değişikliği ve kuraklığı kanısı, ilgililerin en kısa zamanda harekete geçip önlem alması elzemdir. Tarıma ekonomimiz için, iyi kaliteli ve sürdürülebilir tarım için suyun önemi, stoklanması, tasarruflu kullanılması gerektiği bir gerçektir. Bu gereklilik bütün yerel ve genel yöneticiler için bilinmeli, önemsenmeli ve gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Özellikle Gediz Nehrinin ıslahı yapılması gerekiyor. Bölge insanı olarak bizler bu konuyu 1990’lı yıllarda konuşuyorduk halen bir ıslah çalışması yapılmadı. Devlet Su İşleri 2.Bölge Müdürlüğü başta olmak üzere tüm yetkililerin gerekli önlemleri almaları ve bu soruna bir çözüm getirmelidir ”dedi.